Testimonials
-
Anemilerin sınıflandırılmasında vücut eğer kaybolan eritrositlerin yerine yenilerini koyabiliyorsa bu anemiler “rejeneratif anemi”, kaybolan eritrositlerin yerine yenileri konamıyorsa da “non-rejeneratif anemi” olarak isimlendirilir.
-
Otomatik kan ölçüm cihazlarında platelet-eritrosit ayrımı hücre boyutlarındaki farklılığa dayanır. Dolayısıyla büyük plateletler hatalı şekilde eritrosit, küçük eritrositler ise hatalı olarak platelet olarak sayılabilir. Bu durum özellikle eritrositlerin küçük, plateletlerin ise büyük olduğu kedilerde sık görülür.
-
RDW, İngilizce “red cell distribution width” kelimelerinin kısaltması olup Türkçe’ye “eritrosit dağılım genişliği” olarak çevrilebilir. RDW değerinin artması dolaşımda ortalama eritrosit büyüklüğünden farklı büyüklüklerdeki eritrositlerin olduğunu gösterir, ama bunların normalden büyük mü, yoksa küçük eritrositler mi olduğunu göstermez. Rejeneratif anemilerde normalden büyük eritrositlerin dolaşıma katılması, ya da demir yetmezliğine bağlı olarak normalden küçük eritrositlerin dolaşıma katılması RDW değerini arttırır.
-
Anemik bir hayvanda dehidrasyon da varsa eritrosit sayısı (RBC) normal çıkabilir.
-
Plazma pıhtılaşmamış kandan, serum ise pıhtılaşmış kandan elde edilir. Pıhtılaşmada görevli proteinler (başta fibrinojen) kanın pıhtılaşması esnasında kullanıldığı için serumun toplam protein miktarı, plazmanın toplam protein miktarından yaklaşık %5 daha düşüktür.
-
Eğer kan bekletilecek olursa olgun lökositlerdeki çekirdek kromatini şişer ve düzleşir. Bunun sonucu olarak olgun nötrofiller band nötrofillere benzerler.
-
Dalağın kasılması dolaşımdaki eritrosit sayısının artmasına, yani RBC ve HCT değerlerinin yükselmesine yol açarken, dalağın gevşemesi (örneğin anestezi altında) ise bu değerlerin azalmasına yol açar.
-
Rejeneratif anemilerde kemik iliğinden dolaşıma salınan yeni eritrositler genellikle normalden daha büyük eritrositlerdir ve daha az hemoglobin içerirler. Dolayısıyla rejeneratif anemilerde genel olarak MCV yükselir, MCH ve MCHC ise düşer.
-
Çekirdekli eritrositler kan sayım cihazlarında lökosit olarak sayılabilir ve lökosit sayısının yanlışlıkla yüksek çıkmasına sebep olabilirler.
-
Kedilerde platelet büyüklükleri arasında önemli farklar görülmesi normaldir.
-
Kan hücreleri kemik iliğinde üretilirler. Böbreklere gelen kandaki oksijen miktarı düştüğünde bu duruma yanıt olarak böbrekler eritropoietin hormonu sentezler. Bu hormon kemik iliğini uyararak eritrosit üretilmesini sağlar.
-
Diğer türlerde hemoglobinin yapısında sadece iki sülfhidril grubu varken, kedilerde sekiz sülfhidril grubu vardır. Bu da kedilerin eritrositlerini oksidan hasarına çok daha duyarlı kılar. Oksidan hasarının göstergelerinden olan Heinz cisimciklerine sağlıklı kedilerin eritrositlerinde dahi rastlanabilir.
-
Normalden daha büyük eritrositleri ifade etmek için makrosit terimi kullanılır.
-
Ortasında yarık ya da ağız şeklinde merkezi solukluk olan eritrositlere stomatosit adı verilir.
-
Alanin aminotransferaz (ALT) enzimi karaciğer hücrelerinde yeni meydana gelmiş/aktif hasara işaret eder. Kronikleşmiş olaylarda, örneğin son dönem karaciğerde (end-stage liver), ALT değerleri normal sınırlar içerisinde çıkabilir.
-
Karaciğer hastalıklarıyla ilgili enzim panellerinde yer alan alkalin fosfataz (ALP) enzimi özellikle safra durgunluğu (kolestasis) ve steroid kullanımı durumlarında artar. Ancak bu enzimin bir izoformunun da kemiklerde olduğu ve genç, kemik gelişimi devam eden kedi ve köpeklerde enzim seviyesinin yetişkinlerinkinin iki katına kadar fazla olabileceği unutulmamalıdır. Yetişkinlerde de kemiklerdeki aktif lezyonlar (kemik kırığı iyileşmesi, osteomyelitis, kemik tümörleri gibi) veya böbrek kökenli sekonder hiperparatiroidizm karaciğerden bağımsız olarak ALP seviyelerinde artışa yol açar.
-
Köpeklerde kortikosteroidler, antikonvülzanlar (fenobarbital, primidon, fenitoin gibi) ve immunsupresif olarak kullanılan azatioprin ALP enzim seviyelerinde artışa yol açar.